Türk Ceza Kanunu, cinsel saldırı suçu ile mücadele konusunda oldukça detaylı hükümler içermektedir. Toplumun duyarlılık gösterdiği ve mağdurların yaşamını derinden etkileyebilen bu suç tipi, TCK-102 maddesi altında detaylı şekilde tanımlanmakta ve karşılık bulmaktadır. Bu yazımızda, tecavüz suçu olarak da bilinen cinsel saldırı suçunun tanımı, unsurları ve cezai yaptırımları mercek altına alınacaktır. Bununla birlikte, rıza kavramının hukuki boyutlarının, mağdur hakları ve korunma yöntemlerinin, suçun ispatı ile delil toplama süreçlerinin ve olası hukuki durumlar karşısında yeniden değerlendirilen ağırlaştırıcı ve hafifletici sebeplerin de ele alınması planlanmaktadır. Cinsel saldırı suçu ile yüzleşen bireylerin hak arama yolculuğu, detaylı bir şekilde irdelenecek ve konuyla ilgili Yargıtay kararlarına da değinilecektir.
Sayfa İçeriği
Türk Ceza Kanunu’nda Cinsel Saldırı Suçu
Türk Ceza Kanunu (TCK), cinsel saldırı suçunu 102. maddede düzenlemiş ve bu suçun tanımını, unsurlarını ve ceza hükümlerini belirlemiştir. “Cinsel saldırı suçu” ifadesi, kişinin bedensel dokunulmazlığına ve cinsel özgürlüğüne kasten yapılan saldırıları kapsamaktadır. Cinsel saldırı suçu, bireylerin cinsel dokunulmazlığının korunması amacıyla oldukça ciddi yaptırımlar içermektedir.
Cinsel Saldırı suçu TCK’nın 102. Maddesinde düzenlenmiştir:
Madde 102- (Değişik: 18/6/2014-6545/58 md.)
“(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.”
TCK’nın 102. Maddesi kapsamında cinsel saldırı suçu, aşağıdaki unsurları içermektedir:
- Failin cinsel amaçlı davranışlarının mevcut olması gerekmektedir.
- Mağdurun vücut dokunulmazlığının ihlal edilmiş olması gerekmektedir.
Bu suçun mağduru herhangi bir yaş, cinsiyet veya sosyal statüde olan bireyler olabilmektedir. Cinsel saldırı suçunun yaptırımı, TCK’nın ilgili maddelerinde düzenlenmiştir. Faile verilecek ceza, suçun niteliği, işleniş biçimi ve mağdurun durumu gibi faktörlere göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu bağlamda, cinsel saldırı suçlarına verilen cezaların oranının yüksek olduğunu ve mağdurun haklarının önemsenerek koruma altına alındığını belirtmek gerekir.
Tecavüz Suçunun Tanımı ve Unsurları
Cinsel saldırı suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 102. Maddesi kapsamında ele alınan ve toplumun en hassas değerlerinden birini, bireyin cinsel dokunulmazlığını koruma altına alan önemli suçlardan biridir. Bu suçun temel tanımı, fail tarafından, cinsel davranışlarla mağdurun vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesidir.
- Failin cinsel amaçlı davranışlarının mevcut olması gerekmektedir.
- Mağdurun vücut dokunulmazlığının ihlal edilmiş olması gerekmektedir.
Cinsel saldırı suçu, son derece ağır bir suç olarak kabul edilmektedir. Bu suçun varlığının tespiti ve faillerin adalet karşısında sorumlu tutulabilmesi için, suçun unsurlarının her birinin dikkatle değerlendirilmesi ve hukuki sürecin titizlikle işletilmesi gerekmektedir. Suçun unsurlarının doğru anlaşılması ve uygulamada karşılaşılan sorunların çözülmesi, mağdurların haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Cinsel saldırı suçunda, mağdur ve toplumun adalet duygusunun tatmin edilmesinin yanı sıra, bu tür suçların tekrar işlenmemesini sağlayacak caydırıcı bir etki yaratılması da hedeflenmektedir.
Cinsel Saldırı Suçunun Cezası
Cinsel saldırı suçu, toplumun en hassas değerlerinden biri olan cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen bir suç türüdür. Türk Ceza Kanunu (TCK) 102. maddesine göre, cinsel saldırı suçu kapsamında yer alan fiillerin ceza yaptırımları oldukça ciddidir.
TCK’nın 102. Maddesi kapsamında cinsel saldırı suçunun cezası:
- TCK’nın 102/1 maddesi ve bendi kapsamında işlenen suçun cezası: fail beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Failin cinsel davranışının sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde faile iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
- TCK’nın 102/2 maddesi ve bendi kapsamında işlenen suçun cezası: fail on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılır.
- TCK’nın 102/3 maddesi ve bendi kapsamında işlenen suçun cezası: Faile verilecek olan cezalar yarı oranında artırılır.
- TCK’nın 102/4 maddesi ve bendi kapsamında işlenen suçun cezası: Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, fail hakkında ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
- TCK’nın 102/5 maddesi ve bendi kapsamında işlenen suçun cezası: Fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
SUÇ | CEZASI |
TCK 102/1 Kapsamında İşlenmesi Halinde | 5 Yıldan 10 Yıla Kadar |
TCK 102/2 Kapsamında İşlenmesi Halinde | 12 Yıldan Az Olmamak Üzere |
TCK 102/3 Kapsamında İşlenmesi Halinde | Yarı Oranında Arttırım |
TCK 102/4 Kapsamında İşlenmesi Halinde | Ayrıca Yaralamaya İlişkin Ceza Verilir |
TCK 102/5 Kapsamında İşlenmesi Halinde | Ağırlaştırılmış Müebbet |
Cinsel saldırı suçunun oldukça ciddi yaptırımları olduğundan dolayı bu suçların soruşturma ve kovuşturma aşamaları titizlikle yürütülmektedir. Cinsel saldırı suçu failinin hak ettiği ceza, mahkeme tarafından suçun ayrıntıları ve özellikleri dikkate alınarak belirlenecektir.
Cinsel Saldırı Suçunun Özellikleri
- Soruşturma Usulü
Cinsel Saldırı suçu; sarkıntılık suçu ve eşe karşı işlenen cinsel saldırı suçu dışındaki halleri bakımından şikâyete tabi değildir. Bu sebeple dava zaman aşımı süresi içerisinde suçun işlendiğinin öğrenilmesi akabinde yetkili makamlarca fail hakkında şikâyet aranmaksızın resen soruşturma başlatılacaktır. Cinsel Saldırı suçunun basit ve nitelikli halleri bakımından dava zaman aşımı süresi ise 15 yıldır. Suçun sarkıntılık düzeyinde kalması durumunda ise dava zaman aşımı süresi 8 yıldır.
- Kovuşturma Usulü
Cinsel saldırı suçu kapsamında fail hakkında yapılan soruşturma neticesinde Cumhuriyet Savcısı tarafından failin söz konusu suçu işlediğine dair yeterli delillerin toplanması hakkında fail hakkında iddianame düzenlenecektir. Söz konusu iddianame ile failin cezalandırılması amacıyla failin ceza mahkemesince yargılamasının devam edilmesi talep edilir. Kovuşturma aşamasında ceza mahkemesince elde edilen deliller ışığında failin cinsel saldırı suçunu işlediğinin sabit görülmesi halinde fail, ceza mahkemesince cezalandırılır.
- Gözaltı Hükümleri
Fail/ failler hakkında soruşturma dosyası açılması halinde, failin kolluk tarafından ifadesinin alınması gerekecektir. İfade işlemleri ardından kişinin “ mevcutlu “ olarak savcılığa sevk edilmesi koşulları sağlandığı takdirde fail kolluk kuvvetlerince gözaltına alınır. Gözaltı süreci failin savcılığa sevk edilmesi ile son bulacaktır.
- Tutuklama Tedbiri
Fail hakkında açılan soruşturma dosyası ile ifade vermeye çağrılan fail hakkında savcılığın talimatı ile gözaltı kararı verilir. Gözaltına alınan fail ifade vermek üzere ilgili adliyeye sevk edilir. Bu aşamada Cumhuriyet savcısı tarafından failin ifadesine başvurulur. Bu aşamadan sonra cumhuriyet savcısı tarafından fail hakkında adli kontrol tedbiri ya da tutuklama tedbiri talebi gündeme gelecektir. Cumhuriyet savcısı tarafından talep edilen tedbir/ tedbirler, bağlı bulunan Sulh Ceza Hâkimlikleri tarafından karara bağlanır. Buna göre Cumhuriyet savcısının talebi üzerine Sulh Ceza Hâkimliği tarafından şartların oluşmasına bağlı olarak failin tutukluluğuna karar verilebilecektir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun m.100/3-a-6’da; “Cinsel Saldırı suçu işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir… ı (birinci fıkra hariç )” düzenlemesi mevcuttur. Bu halde cinsel saldırı suçunu düzenleyen TCK’nın 102. Maddesinin 1. Fıkrası hariç olmak üzere; bu kapsamda işlenen suçlar bakımından tutuklama tedbiri kararı verilebilecektir.
- Uzlaşma Kurumu
Uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için söz konusu suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlardan olması gerekmekte veya CMK’nın 253. Maddesinde sayılan suçlardan olması gerekmektedir.
Cinsel saldırı suçu CMK’nın 253/3 maddesi ve bendi gereği; “ Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A), uzlaştırma yoluna gidilemez” denilmekle uzlaşma kapsamına alınmamıştır.
- Korunan Değer
Cinsel saldırı suçu ile korunan hukuki değer; kişilerin vücut ve cinsel dokunulmazlıklarıdır. İlgili yasal düzenlemeler ile koruma altına alınan beden ve cinsel dokunulmazlık, cinsel saldırı suçu ile ihlal edilmektedir.
Cinsel Saldırı Suçunun Unsurları
Cinsel Saldırı Suçunun Maddi Unsurları
- Fail
Cinsel saldırı suçunda fail; Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişidir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere; herkes bu suçun faili olabilir.
- Mağdur
Cinsel Saldırı suçunda mağdur; Cinsel davranışlarla vücut dokunulmazlığı ihlâl edilen kişidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise; mağdurun 18 yaşından büyük olması gerektiğidir. Zira mağdur 18 yaşından küçük ise; burada cinsel saldırı suçu değil ”çocukların cinsel istismarı” suçu oluşacaktır.
- Fiil
Cinsel saldırı suçu TCK’nın 102. Maddesinde düzenlenmiştir. Burada her bir madde ve bentte belirtilen fiiller, söz konusu cinsel saldırı suçunun konusunu oluşturmaktadır.
– TCK’nın 102/1 Maddesine göre cinsel saldırı suçunda fiil: Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlâl edilmesidir.
– TCK’nın 102/2 Maddesine göre cinsel saldırı suçunda fiil: Bir kimsenin vücut dokunulmazlığının, vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle ihlal edilmesidir.
Cinsel Saldırı Suçunun Manevi Unsurları
TCK’nın 102. Maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun Manevi unsuru “kast”tır. Bu nedenle söz konusu suç yalnızca kasten işlenebilecektir. Kanun maddesinden de açıkça anlaşılacağı üzere; bu suçun taksirli hali düzenlenmemiştir.
Cinsel Saldırı Suçunun Özel Görünüş Halleri
- Suça Teşebbüs
Cinsel saldırı suçunun teşebbüs aşamasında kalması gündeme gelebilmektedir. TCK’nın 35. Maddesinde de teşebbüs aşamasında kalmış suçlar için bir düzenleme mevcuttur. Buna göre;
“ Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.”
TCK’nın 35 maddesinde belirtilen unsurların varlığı halinde; cinsel saldırı suçu teşebbüs aşamasında kalacaktır ve failin ceza miktarı buna göre belirlenecektir.
- Suça İştirak
Cinsel saldırı suçunda iştirak mümkündür. Bu nedenle cinsel saldırı suçunun işlenebilmesi için faile yardım edilmesi, failin azmettirilmesi de mümkündür.
TCK’nın 102. Maddesinin 3. Fıkrası gereğince; “ Suçun, birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde” verilen cezalar yarı oranında arttırılır.
- İçtima
Cinsel saldırı suçu işlenirken farklı suç tipleri de ihlal edildiği takdirde fikri içtima hükümleri uygulanacaktır. TCK’nın 44. Maddesinde düzenlenen Fikri İçtima şartlarının oluşması halinde fail en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır. TCK’nın 44. Maddesi şu şekildedir;
“ İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.”
Bunun yanı sıra TCK’nın 102. Maddesinin 4. Bendi gereği, Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Cinsel Saldırı Suçunda Rıza Kavramı ve Rızanın Hukuki Boyutları
Cinsel saldırı suçu, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında oldukça ciddi yaptırımlara tabi bir suçtur. Bu suçun en önemli unsurlarından biri ise “rıza” kavramıdır. Rıza, mağdurun özgür iradesiyle cinsel bir eyleme katılma anlamına gelir ve bu kavram cinsel saldırı suçunun belirlenmesinde merkezi bir role sahiptir. Ancak, hukuki boyutlarıyla ele alındığında, rızanın anlamı ve kapsamı oldukça geniştir.
- Rızanın Hukuki Tanımı: Rıza, rızaya ehil mağdurun cinsel eylemi kabul ettiği anlamına gelmektedir.
- Çocuklarda Rıza: 15 yaşından küçük çocukların rıza beyanı cinsel saldırı suçu bağlamında hükümsüzdür.
- Zorlama ve Tehdit: Eğer cinsel ilişki zorlama, tehdit veya aldatma yoluyla gerçekleşmişse bu rıza olarak kabul edilemez.
Rızanın hukuki boyutları, aynı zamanda bireyin özgür iradeyle karar verme yeteneğini ve bu iradenin etkilenip etkilenmediğini de kapsar. Buna göre, cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için mağdurun iradesinin herhangi bir etki altında kalmaması gerekmektedir.
Bu çerçevede, cinsel saldırı suçu bağlamında rıza kavramının varlığı veya yokluğu, suçun tespiti için belirleyici bir faktördür. Ancak burada unutulmaması gereken husus, rıza beyanının açık, özgür ve her türlü baskıdan uzak bir şekilde verilmesi gerekliliğidir. Her durumda olduğu gibi cinsel saldırı suçu açısından da mağdurun ifadesi ve savunması, olayın aydınlatılmasında oldukça önemlidir.
Cinsel Saldırı Suçunda Mağdurun Hakları ve Korunma Yolları
Cinsel saldırı suçu ne yazık ki toplumumuzda karşılaşılan ağır suçlardan biridir ve Türk Ceza Kanunu’nda ciddi yaptırımlara tabi tutulmuştur. Bu bağlamda, mağdurların hakları ve korunma yolları büyük önem taşımaktadır.
Mağdur olan bireylerin bilmesi gereken bazı temel haklar şunlardır:
- Gizlilik İlkesi: Mağdurun kimliğinin korunması temel bir prensiptir. Bu süreçte, mağdurun kimlik bilgilerinin gizli tutulması esastır.
- Şikayet Hakkı: Cinsel saldırı suçu mağduru, suçun faili hakkında şikayette bulunma hakkına sahiptir ve bu suçun takibi resen yapılır.
- Koruma Tedbirleri: Mağdurun can güvenliğinin tehlikede olması hâlinde, yetkili mercilerce koruma tedbirlerine karar verilebilmektedir.
Cinsel Saldırı Suçunda Suçun İspatı ve Delillerin Toplanması
Cinsel saldırı suçu, hassasiyet gerektiren ve mağdurun ruh halinin, sosyal hayatının derinden etkilendiği önemli bir suç türüdür. Suçun ispatı ve delillerin toplanması süreci, diğer davalara oranla daha fazla özen ve titizlik gerektirir. Cinsel saldırı suçu kapsamında ispat ve delil toplama süreçleri şu şekilde işlemektedir:
- Adli Tıp İncelemesi: Mağdurun, olayın hemen ardından sağlık kuruluşuna başvurarak tıbbi muayene yaptırması gereklidir. DNA örnekleri, vücut sıvıları ve diğer fiziksel kanıtlar bu aşamada toplanır.
- Güvenli Ortam Yaratılması: Mağdurun rahat bir şekilde ifade verebilmesi için güvenli ve destekleyici bir ortam sağlanmalıdır. Mağdurun ifadesi esnasında bir psikolojik destek uzmanının hazır bulunması faydalı olacaktır.
- Görüntü ve Ses Kayıtları: Olaya ait güvenlik kamera kayıtları, ses kayıtları ve tanıkların ifadeleri önemli delillerdir.
- Gizlilik İlkesi: Cinsel saldırı suçuyla ilgili yürütülen soruşturma ve kovuşturmanın gizlilik prensibi gözetilerek yapılması esastır. Mağdurun kimliğinin korunması adına büyük önem taşır.
Cinsel saldırı suçlarında delil toplanması sürecinin, mağdur açısından ikinci bir travmaya yol açmaması için özveriyle ve hassasiyetle yürütülmesi gerekmektedir. Bu süreçte;
- Polis ve savcılığın ilk aşamadan itibaren titiz bir soruşturma yürütmesi gerekmektedir.
- Delil toplama sürecinin hızlı ve etkin bir şekilde tamamlanması gerekmektedir.
Cinsel saldırı suçu vakalarında ispat ve delillerin adil bir şekilde toplanıp değerlendirilmesi, hem hukuki sürecin doğru işlemesi hem de mağdurun haklarının korunması açısından hayati öneme sahiptir.
Cinsel Saldırı Suçunda Ağırlaştırıcı Sebepler
Cinsel saldırı suçu, mağdur üzerinde uzun vadeli psikolojik ve fiziksel etkiler bırakabilen ağır bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre cinsel saldırı suçunun cezası, işleniş şekline göre değişkenlik gösterir ve bazı durumlar, cezanın artırılmasına sebep olabilmektedir.
TCK’nın 102 ve devam maddeleri cinsel saldırı suçunun temel ve nitelikli hallerini düzenlemektedir. Buna göre;
- Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi,
- Suçun; Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi,
- Suçun; Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi,
- Suçun; Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından işlenmesi,
- Suçun; Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi,
- Suçun; İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi,
- Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölmesi halinde verilecek olan cezalar arttırılır.
Cinsel saldırı suçu ciddiyeti nedeniyle, ağırlaştırıcı sebeplerin tam olarak belirlenmesi ve uygulanması hayati önem taşımaktadır. Bu sebepler, hem mağdurun adalet talebinin hem de failin haklarının korunmasının adil bir şekilde dengelenmesi sağlanmaktadır. Her somut olayın kendine özgü koşulları, mahkemenin vereceği hükme doğrudan etki etmektedir.
Cinsel Saldırı Suçunda Yetkili ve Görevli Mahkeme
Cinsel saldırı suçları, toplumun temel değerlerinden biri olan kişisel dokunulmazlığı ihlal ettiği için, Türk Ceza Kanunu’nda oldukça ciddi bir şekilde ele alınmıştır. Bu kapsamda, cinsel saldırı suçu işlendiğinde, failin yargılanacağı yetkili ve görevli mahkemeler de büyük bir önem taşımaktadır.
5235 Sayılı Kanunun 11. Maddesinde Asliye Ceza Mahkemelerinin görev alanına giren davalar belirtilmiştir.
“ Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.”
5235 Sayılı Kanunun 12. Maddesinde Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanına giren davalar belirtilmiştir.
“ Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir.”
Buna göre TCK’nın 102/1 maddesi kapsamında işlenen Basit saldırı ve sarkıntılık suçlarında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Bunun dışında TCK md. 102’de yer alan tüm cinsel suçlar bakımından görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemeleridir.
Cinsel saldırı suçlarında yargılama sürecinin hızlı ve etkili bir biçimde ilerlemesi, mağdurun haklarının korunması ve adaletin sağlanması açısından büyük önem taşır. Bu sebeple, yetkili ve görevli mahkeme tarafından davanın titizlikle ele alınması ve toplumun adalet beklentisine uygun kararlar verilmesi beklenmektedir.
Cinsel Saldırı Suçu İle İlgili Yargıtay Kararları
Türkiye’de cinsel saldırı suçu, toplumun yakından takip ettiği ve hassasiyet gösterdiği bir konudur. Bu suç türüyle ilgili Yargıtay kararları, bu suçun niteliği ile ilgili önemli fikirler sunmakta ve hukuki sürecin nasıl işlediğine dair detaylı bilgiler vermektedir. Özellikle cinsel saldırı suçunun yankıları ve sonuçları düşünüldüğünde, Yargıtay kararlarının analizi çoğu zaman mağdurlar için yol gösterici olabilmektedir.
Yargıtay kararları incelendiğinde, cinsel saldırı suçlarında dava süreçlerinin titizlikle ve her bir delilin özenle değerlendirilerek yürütüldüğü görülmektedir. Burada dikkat edilen noktalar:
- Rıza Durumu: Rızanın varlığı ve mağdurun yaşının 18’den büyük olup olmadığı değerlendirilmektedir.
- Mağdurun Durumu: Mağdurun psikolojik durumu ve olayın etkileri göz önünde bulundurulur.
- Sanığın Durumu: Suç işlenirken sanığın psikolojik ve sosyal durumu, olaydaki kastının derecesi gibi unsurlar değerlendirilmektedir.
Yargıtay’ın cinsel saldırı suçu ile ilgili kararlarını anlamak, bu tür suçların yargılanmasında hem kanun koyucunun hem de yargı organlarının yaklaşımlarını göstermesi açısından oldukça önemlidir. Bu durum yalnızca hukukçular için değil, adalet sisteminin işleyişi ve cinsel saldırı suçlarına toplumun bakış açısını anlamak adına herkes için bilgilendirici olmaktadır.
“ Tarikat lideri olduğunu iddia ederek dergah açan sanığın, mağdurları cinsel organını ağzına alarak ve erekte ettikten sonra çıkan meniyi yutarak badelenmeleri, daha da mertebelerinin yükselmelerini istiyorlarsa, sır odası denilen kapalı mekanda kapıyı kilitledikten sonra mağdurelerle vajinal, mağdurlarla anal yoldan ilişkiye girmelerini ve kendisine bu şekilde tabi olmalarını, bunun Allah’a yaklaşmak amacıyla yapılmasının gerekli olduğunu anlatarak ve içeriğinin ne olduğu anlaşılamayan bir sudan mağdurların rızaları ile içmemeleri halinde zorla ağızlarından akıtarak içmelerini sağlayarak, mağdurların bir kısmının nişanlı ya da eşlerini badelenme tabir edilen eylem ve cinsel ilişki için dergaha getirecek kadar sanığa inanıp aldanmaları gözetildiğinde, sanığın dini duyguları istismar ederek mağdurların iradelerini fesada uğratıp, hile kullanmak suretiyle elde etmiş olması sebebiyle itibar edilemeyecek olan irade açıklamaları niteliğindeki ifsad edilmiş rızaları ile gerçekleştirdiği oral, vajinal ve anal yollardan cinsel ilişkiye girme eylemlerinin, mağdurlar Murat, Metin, Çetin, A.Rıza, Ümüt, Mustafa, İsmail, Ahmet, İlyas, Mesut ve A.Can ile mağdureler Aysun, Emine, Gamze ve Birgül’e yönelen birden fazla nitelikli cinsel saldırı eylemleri nedeniyle TCK’nın 102/2 ve 43. maddeleri, mağdurlar Yılmaz ve Ercan ile mağdureler Ayşe ve Nigar’a yönelik birer defa gerçekleşen eylemleri nedeniyle TCK’nın 102/2. maddesi uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken, mağdurların cinsel ilişkiye rızalarının geçerli olduğu biçimindeki yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararları verilmesi,Kanuna aykırı, sanık müdafii ve o yer Cumhuriyet Savcılarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA)…” ( Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2012/11328 E. 2012/9412 K. 03.10.2012 Tarih )
“ Adli Tıp Kurumunun bilinen uygulamalarına göre onsekiz yaşından büyük olan mağdurların ruh sağlığındaki bozulmanın tespiti için bir sene beklenmesi ve her iki sanığın eylemlerinin mağdureye etkisini değerlendirecek şekilde rapor istenmesi gerektiği gözetilmeden nüfus kaydına göre, 23.06.2012 tarihinde meydana gelen olay nedeniyle 18 yaşından büyük olan mağdurenin beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti bakımından, 23.01.2013 tarihli muayeneye istinaden Fırat Üniversitesi Hastanesi 6. İhtisas Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen rapor hükme esas alınarak sanıklar hakkında TCK.nın 102/5. maddesinin uygulanması Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanıklar müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA…” ( Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2013/8131 E. 2013/11924 K. 21.11.2013 Tarih )
“ Mağdurenin aşamalardaki beyanları, savunma, doktor raporları ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanığın mağdurenin poposuna dokunması, öpmesi ve mağdurenin üzerindeki kıyafetleri çıkarmaya çalışması sırasında icrai hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkanı bulunduğu halde kendiliğinden bıraktığının anlaşılması karşısında, sübuta eren eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 102/1 maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu, mağdurun sanığın dayısının eşi olması nedeniyle TCK 102/3.c maddesinin de tatbikiyle belirlenecek lehe kanuna göre hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçundan mahkumiyet kararı verilmesi Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, tayin edilen ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. ve 326. maddeleri gereğince BOZULMASINA…” ( Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/2468 E. 2022/2879 K.24.03.2022 Tarih )
Cinsel Suç Savunma Dilekçesi Örneği
Cinsel suç savunma dilekçesi örneği; cinsel suçlara yönelik açılan ceza davalarında verilen savunma dilekçesi örneği türüdür. Cinsel suçlara yönelik davalarda savunma yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlardan bazıları şöyledir; Hayatın olağan akışına uygunluk testi, taraflar arasında bir husumet bulunup bulunmadığı, şikayet edilme zamanı, mağdur beyanını destekleyici delillerin olup olmadığı, mağdurun beyanlarında çelişki olup olmadığıdır.
Cinsel Suç Savunma Dilekçesi Örneği
Xxx 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO :
SANIK :
VEKİLİ :
DAVALI :
DİLEKÇE KONUSU : Mütalaaya ve esasa ilişkin savunmalarımızdan ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
Müvekkil aleyhinde iddia edilen eylemlere karşı itiraz etmekteyiz. Müvekkilimiz böyle bir eylemde bulunmamıştır. Esasa ilişkin savunmalarımızı sunuyoruz. Şöyle ki;
1- İddia Edilen Olayın Yan Taraftaki Kişinin Uyanmadan Yaşanması Hayatın Olağan Akışına Aykırıdır. Mağdurun Beyanları Bu Noktada Hayatın Olağan Akışına Aykırıdır.
Mağdur ve mağdurun kardeşi X olaya konu gece aynı odada uyuşmuşlardır. Mağdur ile mağdurun kardeşi X’in yatakları arasında 1 metre den az mesafe vardır. Neredeyse yan yana uyumaktadırlar.
Nitekim mağdur mahkeme huzurunda alınan ifadesinde: ” Kardeşim ile benim yatağım arasında çok az bir mesafe var demiş, ayrıca göğüslerimi ellemesi 10-15 dakika kadar sürmüştü..” diyerek olayın uzunluğunu tarif etmiştir.
Bu noktada olayda hayatın olağan akışına aykırı bir durum vardır. 10-15 dakika boyunca 1 metreden az bir mesafede yaşanılan hadiseye bir insanın uyanmaması hayatın olağan akışına aykırıdır.
2- Dosyada Müvekkilim Aleyhine Tek Bir Somut Delil yoktur.
Tarafların ifadelerine göre tarafların bulunduğu ortam aynı evin içidir. Evde hep beraber kalabalık şekilde kalmaktadırlar. Bu kalabalık ortamda bu tür iddia edilen eylemleri kimsenin görmemesi ve duymaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Dosya kapsamı incelendiğinde dosyada müştekinin beyanlarından başka herhangi bir somut delil yoktur. Bu nokta da sadece müşteki beyanı ile karar vermek hukuka aykırı olacaktır.
Dosya kapsamında dinlenen tanıklardan:
-Mağdurun kardeşi olan ve 1 metre yanında uyuyan X: “Sanık X’ün bizim odamıza girip çıktığını hiç görmedim.” şeklinde beyanda
-Mağdurun babası X: “Ben olayın yaşandığını iş yerinde çalışırken jandarmanın gelmesi ile öğrendim, ben olaydan sonra kızım ile ilk başlarda konuşmaya çalıştım, ancak bana bir şey anlatmadı.” şeklinde beyanda,
-Mağdurun annesi X; ” Ben olayı iş yerinde iken öğrendim, daha sonra kızım ile konuştum, kızım bana yaşadıklarını anlattı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bir alıntı Yargıtay 14.Ceza Dairesi-Karar: 2019/11339:
“…Mağdureler ile sanık arasında husumet bulunduğunun ve tarafsız tanığın görgüye ilişkin herhangi bir beyanının olmadığının tüm dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, katılanın soyut iddiası dışında sanığın mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil olmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde hüküm tesisi, bozma nedenidir …”
3- Salt Müşteki Beyanı İle Karar Vermek Hukuka Aykırıdır.
Yerleşik Yargıtay kararları müşteki beyanını delil saymamakta sadece mağdur beyanına değer verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu nokta da karaların lafzından mağdur beyanlarının başkaca diğer delillerle desteklenmesi gerektiği aşikardır. Huzur da ki dosya da beyanları destekleyici herhangi bir delil yoktur.
Bir alıntı Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2019/11624 Karar:
“…Katılanın, olayın meydana gelmesinden üç gün sonra şikayetini dile getirmesi, sanığın, camide yaşanan olay nedeniyle arada husumet bulunmasından dolayı suç isnadında bulunulduğu yönündeki savunması, mahkemece katılana ilişkin yapılan gözlem, tanık polis memuru İlhan …‘ın duruşmada katılanın psikolojik durumu hakkındaki beyanı ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, katılanın başka delille desteklenmeyen beyanları dışında, sanığın atılı (basit cinsel saldırı) suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir…”
4- Mağdurun Beyanlarında Çelişki Vardır.
Mağdurun beyanlarında bir çok çelişki vardır. Bu çelişkilerden en önemlisi; Mağdur ilk ifadesinde sanığın kendisini öptüğünü söylemesine rağmen, mahkeme huzurunda alınan ifadesinde sanığın kendisini öpmediğini söylemesidir.
5- Taraflar arasında husumet vardır.
6- Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi Gereğince Müvekkilin Beraati Gerekmektedir.
Yukarıda da açıklandığı üzere dosyada müvekkil aleyhinde müşteki beyanından başkaca bir delil yoktur. Gerek şikayet zamanı gerekse kalabalık ortamlarda bulunmalarına rağmen kimsenin olayı görmemesi olay üzerinde şüphe ve kuşkuyu çok fazla arttırmaktadır. Bu kuşku ve şüpheler üzerine müvekkilimize ceza vermek hukuka aykırı olacaktır. Dosya da müvekkilimizin cezalandırılması için yeterli delil yoktur.
Bir alıntı: Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2011/10-387 K. 2012/75 T. 6.3.2012:
Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır.
Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.” denilmiştir. )
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda açıklanan sebeplerle ve resen araştırılmış sebeplerle müvekkilimizin öncelikle BERAATİNİ, aksi kanaat var ise lehe olan tüm hükümlerin uygulanmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz. 06.03.2024
–
SANIK VEKİLİ
AV. XX xxx
Cinsel Suç Savunma Dilekçesi Örneği başlıklı yazımızın sonuna gelirken diğer hukuki alanlarda ihtiyaç duyulan dilekçe örneklerini web sitemizde bulabilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Cinsel saldırı suçu nedir?
Cinsel saldırı suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 102. maddesinde yer alan ve bir kişinin cinsel özgürlüğüne karşı işlenen suçları ifade eder. Buna göre; cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi durumunda cinsel saldırı suçu oluşacaktır.
Tecavüz suçu için yasalarda belirtilen ceza nedir?
Cinsel saldırı suçlarının cezaları TCK’nın 102. maddesi altında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre:
1. TCK’nın 102/1 maddesi ve bendi uyarınca, cinsel saldırı suçunun cezası, failin davranışına bağlı olarak değişmektedir. Eğer failin cinsel davranışı sarkıntılık düzeyinde ise, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak eylem cinsel saldırı niteliğindeyse, fail beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2. TCK’nın 102/2 maddesi ve bendi uyarınca, cinsel saldırı suçunun cezası on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasıdır.
3. TCK’nın 102/3 maddesi ve bendi gereği, cinsel saldırı suçunun cezası, failin geçmişine ve suçun işlenme biçimine göre yarı oranında artırılabilir.
4. TCK’nın 102/4 maddesi ve bendi uyarınca, cinsel saldırıda cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması durumunda, fail hakkında ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler de uygulanır.
5. TCK’nın 102/5 maddesi ve bendine göre ise, cinsel saldırı suçunda fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanır.
Bu hükümler, cinsel saldırı suçunun ağırlığına göre değişen cezaları belirlemektedir.
Cinsel saldırı suçunda zamanaşımı süresi nedir?
Sarkıntılık suçu şikayete tabi bir suçtur. Bu sebeple mağdur tarafından şikâyet hakkı kullanılırsa dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Basit veya nitelikli cinsel saldırı suçlarının diğer tüm hallerinde ise dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Cinsel saldırı suçuyla ilgili hukuki destek nereden alınabilir?
Cinsel saldırı mağdurları, hukuki destek ve danışmanlık hizmetleri için Barolar Birliği nezdindeki mağdur hakları daireleri, kadın sığınma evleri, kadın ve çocuk haklarıyla ilgili dernekler ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarına başvurabilirler. Ayrıca, Adalet Bakanlığı bünyesinde hizmet veren Aile, Çocuk ve Engelli Hakları Daire Başkanlığı gibi kamu kurumlarından da bilgi ve yardım alınabilir.
Cinsel suçlar hangi mahkemede görülür?
TCK’nın 102/1 maddesi kapsamında işlenen Basit cinsel saldırı ve sarkıntılık suçlarında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Bunun dışında TCK md.102’de yer alan tüm cinsel suçlar bakımından görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemeleridir.
Cinsel saldırı nasıl ispat edilir?
Cinsel saldırı; doktor raporu, tanık anlatımları, yazışmalar, video kayıtları ve her türlü yasal delil ile ispat edilebilecektir. Ceza mahkemesince mağdur ve sanık yönünden lehe ve aleyhe olan bütün deliller toplanır ve netice olarak tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek bir hükme varılır.
Cinsel saldırı uzlaşmaya tabi mi?
Cinsel saldırı suçu CMK’nın 253/3 maddesi ve bendi gereği; “ Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A), uzlaştırma yoluna gidilemez” denilmekle uzlaşma kapsamına alınmamıştır.
Basit Cinsel Saldırı şikâyete bağlı mı?
Cinsel saldırı suçunun basit hali şikâyete tabidir. Bu sebeple fail hakkında soruşturmaya başlanabilmesi için mağdurun şikâyeti gerekmektedir. Bunun dışında TCK’nın 102. Maddesi kapsamında kalan cinsel saldırı suçu şikâyete tabi değildir. Yetkili makamlarca dava zaman aşımı süresi içerisinde fail hakkında resen soruşturma başlatılır.
Cinsel suçlar paraya çevrilir mi?
Hayır. Zira Kasten işlenen suçlarda mahkemenin hükmettiği hapis cezası 1 yıl veya daha az süreli ise, hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Cinsel saldırı suçunun alt sınırı dikkate alındığında, bu kapsamda işlenen suçlar neticesinde fail hakkında verilen hapis cezası, adli para cezasına çevrilemez.