İhalenin feshi davasında cevap dilekçesi büyük bir öneme sahiptir. Söz konusu ihalenin feshi davası cevap dilekçesi davanın seyrini değiştirebilecek özelliktedir. Alacağını alamayan alacaklılar devletin yardım etmesi ile alacağına ulaşabilmektedir. Alacaklılar icra takibi başlatarak borcunu alabilmeyi hedeflemektedir. Ancak icra takibinin kesinleşmesi ile birlikte borçlunun tüm taşınır ve taşınmaz mal varlığına haciz konulabilmektedir. Bunun yanı sıra borçlunun banka hesaplarına ve 3.kişilerde yer alan alacaklarına da haciz konulabilmektedir.
Borçlu kişinin haciz konulan taşınır ve taşınmaz malvarlığının satış yolu ile paraya çevrilmesi sağlanmaktadır. Borçlu kişinin mal varlığı bu sayede satılır ve paraya çevrilebilir.
İhalenin Feshi Davası Cevap Dilekçesi Örneği
MERSİN 2. İCRA HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
CEVAP VEREN DAVALI :
VEKİLİ :Av. xxx xxx
DAVACI:
KONU : İhalenin feshi davası cevap dilekçesi
AÇIKLAMALAR:
Davacı, Mersin 1.İcra Müdürlüğünün 2019/12121 E. Esas sayılı icra takip dosyasındaki borcundan dolayı 22.02.2024 tarihli 1. Artırma ile Mersin ili, Yenişehir ilçesi, Akgezen mahallesi, 1121 parsel 1. Kat 1 numaralı Bağımız Bölüm niteliğindeki taşınmazın müvekkil ‘ye ihale edildiğini ancak söz konusu ihalenin usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek ihalenin feshi talebiyle huzurunuzda görülmekte olan davayı ikame etmiştir. İhalenin usul ve yasaya aykırı olduğu iddiaları tamamen haksız olup kabul edilmesi mümkün değildir. Şöyle ki;
1-Davacı Kötü Niyetli Olup Amacı İhalenin Kesinleşmesini Engellemektir.
Davacı taraf kötü niyetli olarak ihalenin kesinleşmesini engellemek, müvekkile ihale edilen taşınmazın devrini geciktirmek amacıyla huzurdaki davayı açmıştır. Davacı icra dosyasında yapılan her işleme soyut gerekçelerle itiraz ederek şikayet yolu ile ihalenin feshini istemektedir. Davacı yan dava dilekçesinde hiçbir somut delil sunmadan dava dilekçesinde yer alan muğlak ifadelerle ihalenin feshini istemektedir. Davacının kötü niyetli olarak ihalenin feshini istediği amacının ihalenin kesinleşmesini ertelemek olduğu aşikardır.
Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması da gerekir. Yani, dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. İhalenin feshi davalarında Hukuki Yarar, dava şartı olup ihalenin feshini isteyen kişinin somut bir fesih nedenine dayanması ve bu somut neden yüzünden menfaatinin ihlal edilmiş olduğunu kanıtlaması gerekir. Bu husus İİK.md.134/8’de de vurgulanmış olup madde metni; “…İhalenin feshini şikâyet yolu ile talep eden ilgili, vâki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtemel olduğunu ispata mecburdur.” şeklindedir. Bu hususta doktrinde bazı yazarlar da, ihalenin feshi talebinde bulunanların ancak m.134/8 kapsamında hukuki yararı bulunmak şartıyla dava açabileceğini, bu hususun dava şartı olduğunu, Hukuki yararın dava açıldığı anda var olması gerektiğini, ilerdeki (müstakbel) bir yararın yeterli olmadığını ifade etmiştir.
2-Taşınmaz Üzerinde İhtiyati Tedbir Olduğuna Ve Bunun Cebri Satışa Engel Olduğuna Yönelik İddiaların Kabulü Mümkün Değildir.
Tapu kaydına şerh edilen tedbir kararları taşınmazın üçüncü kişilere “ Rıza ile devir ve temlikinin önlenmesine” yöneliktir. Karar, cebri icra yolu ile satışı engelleyecek ve icra dosyasındaki takibi durduracak nitelikte olmadığı gibi, tedbir kararında ve dava dosyasında takip alacaklısı veya ihale alıcısı taraf da değildir.
Bir alıntı: YARGITAY, 12. Hukuk Dairesi, Esas No: 2020/7104, Karar No: 2020/8798 sayılı kararı
Her ne kadar bölge adliye mahkemesince şikayet eden … tapu sicilindeki ilgili kabul edilmiş ve ihaleye konu taşınmazın tapu kaydında şikâyetçi lehine Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir şerhi konulmuş ise de; söz konusu ihtiyati tedbir kararı cebri satışı engellemeyeceğinden lehine ihtiyati tedbir şerhi verilmiş olması şikâyetçiyi İİK’nın 134 maddesinin 2. fıkrasında yazılı ilgili konumuna sokmaz.
3-Satış İlanı Ve Şartnamesinin Usulüne Uygun Ve Süresinde Olmadığına, Gazetenin Tirajının 100 Binin Altında Olduğuna Yönelik İddiaların Kabulü Mümkün Değildir.
Davacının bir diğer iddiaları ise somut olayda ilanın süresinde yapılmadığı, ilanın yapıldığı gazetelerin kanunda aranan şartları taşımadığı, taşınmazda talep edilebilirliği, ihaleye katılımı artıran özelliklere satış ilanında ve şartnamede yer verilmediğidir. Ancak söz konusu bu iddialar da yine gerçek dışı olup yalnızca itiraz edebilmek adına ileri sürülmüşlerdir.
Satışa hazırlık aşamasında ve satış şartnamesinde hiçbir hukuka aykırılık ve eksiklik bulunmamaktadır. Açık arttırma ilanı, ulusal yayın yapan ve tirajı kanuni sınırın üzerinde bir gazetede yapılmıştır. Kaldı ki satış işlemleri artık UYAP üzerinden gerçekleştirildiği için, değil on binlerce, milyonlarca kişinin satıştan haberdar olması sağlanmıştır.
Müvekkil, yapılan ihaleye süresinde ve yeterli teminat yatırarak elektronik ortamda teklif vermiştir. Taşınmaza en yüksek teklifi müvekkil verdiği için taşınmaz müvekkile ihale edilmiştir. İhale tam saatinde başlamış ve bitirilmiştir. İhale tutanaklarında hiçbir eksiklik bulunmamaktadır tutanaklardaki tüm imzalar tamdır. Müvekkilin elektronik
Satışa hazırlık aşamasında ve satış şartnamesinde hiçbir hukuka aykırılık ve eksiklik bulunmamaktadır. Bu itibarla satış işlemleri hukuka uygundur.
Bir alıntı: YARGITAY 12. Hukuk Dairesi E. 2022/13678 K. 2023/851 T. 14.2.2023;
‘KDV oranının satış ilanında yanlış gösterilmesi , taşınmazların önemli vasıf ve mahiyetlerinin satış ilanında gösterilmemesine yönelik itirazların İİK’nın 16 /1.maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılması gerektiği, satış ilanının borçlu vekiline tebliğ edildiği, borçlunun satışa hazırlık işlemlerine yönelik yasal yedi günlük sürede şikayette bulunmadığı, kamu düzenine de aykırılık bulunmadığı”
4-Taşınmazın Net Alanının Belirtilenden Daha Fazla Olduğuna, Taşınmazın Önemli Nitelik Ve Vasıflarının Yazılmadığına Bu Nedenle Değerinden Daha Düşük Satıldığına Yönelik İddiaların Kabulü Mümkün Değildir.
Davacı taraf taşınmaz değerinin düşük belirlendiğinden bahisle ihalenin feshini talep etmiştir. Davacının işbu iddiaları tamamen soyut ve mesnetsiz iddialardan ibarettir. Kıymet takdir raporu asıl borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Ancak buna rağmen borçlu kıymet takdir raporuna süresinde herhangi bir itirazda bulunmamış ve rapor kesinleşmiştir. Bu aşamada süresi geçtikten sonra yapılan itirazlar, mahkemece dikkate alınmamalıdır. Özellikle belirtmek gerekir ki; bilirkişi, ilgili taşınmaza değer biçerken tüm hususları doğru olarak değerlendirmiş ve buna göre taşınmaza değer biçmiştir. Davacının soyut beyanlarına itibar edilmemelidir. Bu hususlar göz önünde bulundurularak davanın reddi gerekmektedir.
5-İhalenin Kıymet Takdirinin Yapıldığı Tarihten İtibaren 2 Yıldan Fazla Süre Geçtiğine Yönelik İddiaların Kabulü Mümkün Değildir.
Davacı dava dilekçesinde ihalenin kıymet takdiri yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl geçtikten sonra taşınmazın satıldığını beyan etmiş ve bu durumun ihalenin feshine neden olması gerektiğini iddia etmiştir. Bu iddiaya katılmak mümkün değildir.
İcra İflas Kanununda kıymet takdirinden sonra taşınmazın satılması için yasal bir süre sınırı yoktur. Sadece İcra ve İflas Kanunu’nun 106 ncı maddesine göre taşınmazların haczinden itibaren bir yıl içinde satış istenmesi gerektiğine aksi takdirde haczin düşeceğine ilişkin madde vardır.
İcra İflas Kanunu Madde 106 maddesi şu şekildedir:
Alacaklı veya borçlu, hacizden itibaren bir yıl içinde haczolunan malın satışını isteyebilir.
İcra İflas Kanunu 128/a ise çok açık olup, kıymet takdirinden sonra taşınmazın satılması için bir yasal süre öngörmez.
İcra İflas Kanunu Madde 128-a maddesi şu şekildedir:
Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez.
Görüldüğü üzere davacının dava dilekçesinde bahsettiği İcra İflas Kanunu 128/a maddesi sadece kıymet takdiri raporu kesinleştikten sonra 2 yıl içinde tekrardan kıymet takdiri raporu alınamayacağına ilişkindir. Dosyaya konu böyle bir durum yoktur. Tamamen soyut iddialardır.
6- Satış İlanında İlçenin Ve Adresin Yanlış Yazıldığına Yönelik İddiaların Kabulü Mümkün Değildir.
Yanlış adresin, alıcının iradesini etkileyecek derecede önemli bir hata olması gerekir. Talep edenin hatayı ihale tarihinden önce öğrenmesi, ihaleyi fesih etme iradesini ve oluşan yanlışlığı açıkça beyan etmesi gerekir. Ayrıca bu talep sadece alıcıya özgü bir taleptir. Alıcının adreste yanlışlığa düşmesi durumunda hukuki yararı etkilenecektir. Bu sebeple davacı taşınmazın alıcısı konumunda olmadığından iddiaları da yersiz ve hukuki yarardan yoksundur.
Sonuç olarak detaylı izah ettiğimiz nedenlerle, dosyaya konu gerçekleşen ihale usul ve yasaya uygun olduğundan davacının haksız davasının reddini talep ederiz.
HUKUKİ NEDENLER : İİK, HMK ve ilgili yasal mevzuat
HUKUKİ DELİLLER :
-Mersin 1.İcra Müdürlüğünün 20XXX E. Sayılı dosyası,
-Tapu Kayıtları, Keşif, Bilirkişi,
-Tanık beyanları, İcra Satış Belgeleri, İhale tutanakları, Tebligat Mazbataları, yemin, isticvap ve yasal her türlü deli
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda izah edilen nedenlerden ötürü;
-Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
-İcra İflas Kanunu 134/2. maddesi gereği davacının ihale bedelinin %10’u oranında idari para cezasına çarptırılmasına karar verilmesini müvekkiller adına talep ederiz. 19.03.2024