Bu yazımızda, haksız tutuklama, gözaltı ve el koyma durumlarında tazminat davası açma süreci, dava şartları, hesaplama yöntemleri ve ilgili Yargıtay kararları hakkında detaylı bilgiler sunulmaktadır. Tazminat hakkınızı korumak için bilmeniz gereken her şeyi açıklıyoruz.
Kişisel özgürlükler, demokratik toplum düzeninin en temel unsurlarından biridir. Ancak ne yazık ki, bazen bu haklar usul ve yasal düzenlemelere aykırı olarak tutuklama, gözaltına alınma ve malvarlığına el koyma gibi uygulamalarla ihlal edilebilmektedir. Bu durumlarla karşılaşan bireyler için kanun önünde haklarını arama ve zararlarını tazmin etme yolu açıktır. Bu yazımızda, “haksız tutuklama ve göz altı nedeniyle tazminat” süreçleri ile ilgili detaylı bilgiler sunarak, mağdurların nasıl bir yol izleyebileceği üzerinde duracağız. Kişisel özgürlükleri haksız bir şekilde ihlal edilen her bireyin bilmesi gereken yasal prosedürler ve süreçler ele alınacak, konuyla ilgili en güncel yargı kararlarına değinilecektir.
Sayfa İçeriği
Haksız Tutuklama, Gözaltı ve El Koyma Ne Demek?
Haksız tutuklama ve gözaltı, bireylerin hukuka aykırı olarak özgürlüklerinden yoksun bırakılması durumlarını ifade etmektedir. Soruşturma veya kovuşturma sürecinde kanunlara uygun olmayan şekilde bir kişinin tutuklanması veya gözaltına alınması haksız tutuklama olarak kabul edilir. Benzer şekilde, el koyma ise kişinin mallarına yasal olmayan yollarla müdahale edilmesi ve el konulması işlemidir.
Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat, bu durumun mağdurlarının haklarını araması için hukuki bir yoldur. Kişinin özgürlüğünün yanı sıra maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi amacıyla dava açma hakkını içerir.
Bu çerçevede haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat talebi, bu haksız uygulamalar sonucu kişilerin uğramış olduğu zararların devlet tarafından karşılanması için meşru bir hak arayışını temsil eder. Haksız yere özgürlüklerinden mahrum bırakılan bireylerin, yaşadıkları maddi ve manevi zararların karşılanması adına tazminat davası açmaları, en temel insan haklarından biridir ve mağdurların devlete karşı talep edebilecekleri yasal bir haktır.
Hangi Hallerde Haksız Tutuklama, Gözaltı ve El Koyma Nedeniyle Tazminat Davası Açılır?
Bireylerin en temel haklarından biri olan özgürlüklerinin ihlal edilmesi durumlarında, haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. Ancak, her tutuklama veya gözaltı durumu tazminat davasına konu olmaz. Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat talep edilebilmesi için belirli şartların varlığı aranır. CMK’nın 141. Maddesi söz konusu şartları düzenlemiştir. Buna göre;
Madde 141 – “ (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) (Ek: 11/4/2013-6459/17 md.) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
(3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.”
Madde metninde belirtilen durumların meydana gelmesi ile aleyhine güvenlik tedbirine hükmedilen şahısların tazminat talebinde bulunma hakları doğmaktadır.
Sayılan durumlar haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat talep edebilmek için öne sürülebilecek başlıca gerekçelerdir.
Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?
Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat davası, Maliye Hazinesi aleyhine karşı açılır.
Bu bağlamda, tazminat davasının lehine sonuçlanabilmesi için, yaşanan haksızlığın ve uğranılan zararın, açık ve kesin bir şekilde kanıtlanması gerekmektedir. Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat iddiasında bulunmak için kanunen belirlenen şartların varlığı ve zarara uğranılan süreçle ilgili somut delillerin sunulması şarttır.
Mağdurlar, yazılı ve somut deliller ile tutuklama ve gözaltı süreçlerinin haksız olduğunu kanıtlamalı ve tazminata hükmedilmesini sağlamak için adil bir hukuk mücadelesi vermelidir.
Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Talep Edemeyecek Kişiler
Kişi, kanunlarca öngörülen bir suç nedeniyle ve yasal prosedürlere uygun olarak tutuklanmışsa veya gözaltına alınmış ise bu durum haksız tutuklama sayılmayacak ve tazminat hakkı doğmayacaktır. Söz konusu durum CMK’nın 144. Maddesinde düzenlenmiştir.
Madde 144 – “(1) Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler:
a) (Mülga: 11/4/2013-6459/18 md.)
b) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
c) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.
d) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler.
e) Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.”
Haksız Tutuklama, Gözaltı ve El Koyma Nedeniyle Tazminat Davası Açma Süresi
Haksız tutuklama ve gözaltına alınma sonucunda maruz kalınan mağduriyetin giderilmesi için atılacak adımlardan biri de tazminat davası açmaktır. Ancak, bu süreci başlatmadan önce dava açma süresinin bilinmesi büyük önem taşımaktadır.
Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat davası açma süresi “ kararın kesinleştiğinin davacıya tebliğinden” itibaren 3 ay ve her halükarda kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıldır.
Aleyhine usul ve yasal düzenlemelere aykırı olacak şekilde güvenlik tedbirine hükmedilen şahısların, yukarıda belirtmiş olduğumuz süreler içerisinde tazminat davası açması gerekmektedir. Zira söz konusu süreler hak düşürücü süre olup; süresinde açılmayan tazminat davaları da ret edilmektedir.
Haksız Tutuklama, Gözaltı ve El Koyma Nedeniyle Tazminat Nasıl Hesaplanır?
Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat davası kapsamında, mağdurların yaşadıkları maddi ve manevi zararların tazmini amaçlanır. Bu zararların hesaplanmasında genellikle belirli kıstaslar göz önünde bulundurulur.
Maddi Tazminat
Maddi tazminat hesaplaması yapılırken, haksız tutuklama veya gözaltı süresince kaybedilen gelirler önemli bir faktördür. Özellikle;
- Çalışamama nedeniyle kaybedilen gelir: Mağdurun bu süreçte çalışamaması nedeniyle elde edemediği kazançlar
- Maddi kayı: Haksız tutukluluk sebebiyle kişiler özel vekaletname ile avukat görevlendirmiş ve ücreti ödemiş ise; maddi tazminat kapsamında söz konusu giderlerin tazmin edilmesi talep edilebilmektedir.
Maddi tazminat hesabı, mahkemece somut belgeler üzerinden yapılmaktadır. Mağdurun mahkemeye sunmuş olduğu somut belgeler ışığında kişinin maddi zararları hesaplanmaktadır. Mağdur bu aşamada mahkemeye herhangi bir somut belge sunmamış ise; tutuklu kaldığı dönem için uygulanan asgari ücret üzerinden tazminata hükmedilmektedir.
Manevi Tazminat
Manevi tazminat hesaplarken ise;
- Mağdurun yaşadığı acı ve ızdırap
- Olayın mağdur üzerindeki etkisi ve psikolojik zararlar
- Toplum nezdindeki itibar kaybı gibi unsurlar dikkate alınır.
Manevi tazminatın belirlenmesinde belli bir matematiksel formül olmamasına rağmen, mahkemeler benzer vakalarda verilmiş önceki kararları da göz önünde bulundurarak mevcut durumu değerlendirmektedirler.
Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat talebinde, her mağdurun durumu özel olarak ele alınır ve tazminat miktarları kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Ayrıca, zararın boyutuna ve etkisine göre tazminat miktarları artabilir veya azalabilir.
Haksız Tutuklama, Gözaltı ve El Koyma Nedeniyle Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Haksız bir biçimde tutuklanma, gözaltına alınma ya da malvarlığına el konulması gibi durumlarla karşılaşan bireyler, yaşadıkları mağduriyet nedeniyle tazminat talebinde bulunabilirler. Bu sürece dair en kritik noktalardan biri de haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat hakkının elde edilebilmesi için başvurulacak görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesidir.
Haksız Tutuklama, Gözaltı ve El Koyma Nedeniyle Tazminat Davası ilgilisinin ikametgâhının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesidir. İlgili kişinin ikametgâhının bulunduğu yerde Ağır Ceza Mahkemesi bulunmaması halinde ise; yetkili mahkeme en yakın Ağır Ceza Mahkemesi’dir.
Haksız Tutuklama, Gözaltı ve El koyma Hakkında Yargıtay Kararları
Haksız tutuklama ve gözaltı nedeniyle tazminat davaları Yargıtay tarafından, bireyin temel hak ve özgürlüklerinin korunması açısından büyük bir titizlikle ele alınmaktadır.
Özellikle Yargıtay’ın son dönemde verdiği kararlarda, Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri gözetilerek tazminat hükümlerinin uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır.
“ Amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmak olan ve kamusal nitelik taşıyan ceza mahkemesinde, bazı koruyucu tedbirlere başvurulması gerekebilir. Bu tedbirler, muhakemenin yapılabilmesi açısından, delillerin karartılmasını önlemeye yönelik olabileceği gibi şüpheli ya da sanığın hazır bulundurulmasını veya ilerde verilecek hükmün yerine getirilmesini sağlamak amacını da taşıyabilir. Koruma tedbirleri kavramı içinde yakalama, gözaltına alma, tutuklama, arama ve el koyma, adli kontrol, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme ve telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi konuları yer almaktadır. 466 sayılı Kanunda bu koruma tedbirlerinden yakalama, gözaltı ve tutuklama, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141. ve devamı maddelerinde ise yakalama, gözaltı, tutuklama, arama ve el koyma işleminden kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmininin düzenlendiği dikkate alındığında, davacı hakkında uygulanan ve 5271 sayılı CMK’nın 109/3-j. maddesinde düzenlenen konutunu terk etmemek şeklindeki adli kontrol tedbiri nedeniyle tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği ancak davacı hakkında aynı dosyada bir gün gözaltına alınması nedeniyle sadece CMK’nın 141/1-e maddesi gereğince gözaltı nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA…” ( Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/1929 E. 2020/7258 K. 21.12.2020 Tarih )
“ Tazminat davasının dayanağı olan … Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/274 esas, 2010/20 karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacının terör örgütüne üye olma suçundan 14.08.1998 – 28.12.2004 tarihleri arasında 2328 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 24.02.2014 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanunda öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla; Davacının 400.000,00 TL maddi ve 400.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 11.950,64 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede, tazminat istemi hakkında 466 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, tutuklama işleminin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK’nın 141 ve devamı maddeleri gereğince değerlendirme ve uygulama yapılması, davacı ile ilgili yakalama, gözaltı, tutuklama ve tahliyeye ilişkin tüm müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri de dosya içine alınarak, tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihlerinin ilgili ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle davacının tutuklama ve tahliye tarihleri ile infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi sonrası bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, gerekçeleri ile hükmün bozulması üzerine yerel mahkemece duruşma açılıp, 11.950,64 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesinde;Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda çok eksik manevi tazminata hükmolunması, Bozmayı gerektimiş olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA…” ( Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/4668 E. 2022/6364 K. 10.10.2022 Tarih )
“ Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,
2- Davacı tarafça dava dilekçesinde hükmedilecek tazminat miktarlarına gözaltına alınma tarihinden itibaren yasal faiz hükmedilmesinin talep edilmesine rağmen, tutuklama tarihinden yasal faize hükmedilmesi,
3-Gerekçeli karar başlığında, ”Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” olan dava türünün ”yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra hakkında beraatine karar verilmesi-tazminat ”, olarak gösterilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA…” ( Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/1046 E. 2021/5215 K. 28.06.2021 Tarih )
Sıkça Sorulan Sorular
Haksız tutuklama nedir ve nasıl anlaşılır?
Haksız tutuklama, bir kişinin kanıt yetersizliği, hukuka aykırı deliller ya da usulsüz işlemler sebebiyle yasal olmayan bir şekilde tutuklanması durumudur. Bu durum, anayasa ve yasalarla güvence altına alınan kişisel özgürlük ve güvenlik haklarının ihlali anlamına gelir.
Gözaltına alınmış bir kişi tazminat davası açabilir mi?
Evet, haksız veya usulsüz bir şekilde gözaltına alınan kişiler, maruz kaldıkları haksızlığa karşı tazminat talep etmek için dava açabilir. Bu tür bir dava, kişinin özgürlüğünün haksız yere kısıtlandığına ve bu kısıtlamanın maddi veya manevi zararlara yol açtığına dayanmaktadır.
El koyma işlemi ne zaman haksız sayılır ve tazminat hakkı doğar?
El koyma işlemi, bir kişinin mülküne veya mal varlığına hukuki bir gerekçe olmadan veya usulsüz bir şekilde devlet tarafından el konulmasıdır. Eğer el koyma işlemi, yürürlükteki mevzuata aykırı olarak yapıldıysa, keyfi olarak veya makul olmayan gerekçelerle gerçekleştirilmişse haksız olarak nitelendirilmektedir. Bu durumda kişinin, haksız el koymadan doğan maddi ve manevi zararları için tazminat talep hakkı doğar. Tazminat talebi kesinleşen kararın ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her halükarda 1 yıl içerisinde açılacak dava ile mahkemeye bildirilmelidir.
Tazminat davası ne kadar sürede açılmalıdır?
Soruşturma ve kovuşturma aşamasında uygulanan haksız koruma tedbirleri için yasada “ kararın kesinleştiğinin davacıya tebliğinden” itibaren 3 ay ve her halükarda kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde tazminat davasının açılması gerektiği belirtilmiştir.
Tazminat davasında ne kadar tazminat talep edilebilir?
Tazminat davasında talep edilecek tutar, kişinin uğradığı maddi ve manevi zararların boyutuna göre değişkenlik gösterir. Maddi tazminat, kişinin uğradığı somut finansal kayıpları kapsarken; manevi tazminat, yaşanan mağduriyetin, acının ve elemin giderilmesi için verilmektedir. Tazminat miktarının belirlenmesinde, haksız tutuklama, gözaltı veya el koyma süresi, kişinin maruz kaldığı mağduriyetin derecesi ve bunun yaşamı üzerindeki etkileri gibi faktörler dikkate alınmaktadır. Kesin miktarın belirlenmesinde mahkeme, somut olayın özelliklerini değerlendirerek karar vermektedir.