Tahsilat süreçlerindeki karmaşıklıklar, bireylerin ve işletmelerin zaman zaman “belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası” yoluyla hak arayışına girmelerine sebep olur. Bu iki dava türü, alacaklı tarafın, alacağının miktarı konusunda belirsizlikler içerdiği veya sadece alacağının bir kısmını talep etmeyi tercih ettiği durumlar için uygulanabilir hukuki çözümler sunar.
Sayfa İçeriği
Belirsiz Alacak Davası ve Kısmi Alacak Davası
Bu yazımızda, her iki dava türünün tanımından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki (HMK) ilgili maddelere, aralarındaki farklara ve bu davaların hangi durumlar altında açılabileceğine kadar geniş bir perspektifle ele alacağız.
Belirsiz Alacak Davası Nedir?
Belirsiz alacak davası, alacak miktarının belirlenememesi durumunda alacaklının başvurabileceği bir hukuki yol olarak tanımlanabilir. Bu dava türü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK 107. Madde de düzenlenmiş olup, alacaklıya, alacağının miktarını mahkemenin belirlemesi için bir imkan sağlar. Yani, alacak miktarı dava açıldığı sırada net olarak bilinmiyorsa, belirsiz alacak davası yoluyla, mahkemeye başvurulabilir.
Belirsiz alacak davasının temel amacı, özellikle miktarın belirlenmesinde güçlük çekilen durumlarda, alacaklının haklarını korumaktır. Bu tür davalarda alacaklının, alacağının varlığını ve temel nedenini ispatlaması gerekmektedir; miktarın ise dava sürecinde belirlenmesi beklenir.
Belirsiz Alacak Davası ve Kısmi Alacak Davası arasındaki temel fark, belirsiz alacak davasında alacak miktarının tamamen belirsiz olması, kısmi alacak davasında ise alacaklının alacağının bir kısmı için dava açmasıdır. Bu iki dava türünün kullanım alanları farklı durumları kapsar ve bu nedenle, hangi dava türünün uygun olduğunu belirlerken davanın niteliği önemlidir.
Belirsiz alacak davası, sözleşme ihlalleri, tazminat talepleri, iş hukuku ve ticari uyuşmazlıklar gibi birçok alanda kullanılabilir. Bu dava yöntemi, alacaklının korunmasına katkıda bulunarak, hukukun öngörülebilir ve adil bir şekilde işlemesini sağlar.
Belirsiz alacak davası ile ilgili en önemli nokta, alacaklının dava sürecinde alacağının varlığını net bir şekilde ortaya koyması gerektiğidir. Miktar belirsizliğine rağmen, talebin temel sebeplerini açık ve anlaşılır bir şekilde ifade etmek, davanın başarılı bir şekilde sonuçlanmasında kritik bir öneme sahiptir.
Kısmı Alacak Davası Nedir?
Kısmi alacak davası, bir borcun tamamının tahsil edilmesi mümkün olmayan veya tahsilatın tüm tutarı üzerinden yürütülmesine gerek olmadığı durumlarda, alacaklının alacağının bir kısmının tahsilini talep etmek üzere açtığı davadır. Bu dava türü, genellikle alacak ve borç ilişkisindeki belirsizliklerin giderilmesine yardımcı olur ve alacaklının haklarını güvence altına alır. Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası kavramları arasındaki temel fark; kısmi alacak davasında alacaklının alacağının ne kadar olduğu bellidir ve sadece bu alacağının bir kısmını talep etmeyi tercih eder.
Bu dava türü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK 109. madde) kapsamında düzenlenmiştir ve alacaklıların, alacaklarının tamamını değil, belirli bir kısmını almak istediklerinde başvurdukları bir yoldur. Kısmi alacak davasını açarken, alacaklının mahkemeye sunacağı deliller ve talep edilen miktarın açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Örneğin, bir alacaklı, borçludan 10.000 TL alacağı olduğunu iddia ediyorsa ve bu miktarın sadece 5.000 TL’sini hemen tahsil etmek istiyorsa, kalan 5.000 TL için daha sonra saklı tutarak, kısmi alacak davası açabilir.
Kısmi alacak davasının açılmasının avantajları arasında;
- Yargılama giderlerinin düşürülmesi,
- Karşı vekalet ücretinin çıkmasının önlenmesi,
Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasında seçim yaparken, alacaklının durumunun özelliklerine ve ihtiyacına uygun en doğru dava türünü belirlemesi önem taşır.
HMK 107. Madde Nedir?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), Türkiye’de yürürlükte olan önemli mevzuatlardan biridir ve hukuk davalarının işleyişi ile ilgili kritik bilgiler içermektedir. Bu bağlamda, HMK’nın 107. maddesi, belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası kavramlarının anlaşılması açısından önem taşır. Ancak sıklıkla karıştırılabilecek bu iki tür dava arasındaki farkları ve her birinin işlevselliğini anlamak için, 107. maddeyi detaylı incelemek gereklidir.
Belirsiz Alacak Davası
MADDE 107– (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.
HMK’nın 107. maddesi, belirsiz alacak davalarını düzenler ve bir alacağın miktarının belirli olmadığı durumları kapsar. Bu maddeye göre, dava açan taraf, alacağının kesin miktarını belirleyemiyorsa ama alacaklı olduğuna dair yeterli delil sunabiliyorsa, belirsiz alacak davası açabilir. Bu, özellikle hesaplaşma gerektiren veya miktarının belirlenmesi için ek bir incelemenin gerekli olduğu durumlarda kullanılır. Belirsiz alacak davası, alacaklının lehine bir durum oluşturarak, mahkemenin alacağın miktarını belirleme sürecini başlatmasına imkan tanır.
Özellikleri:
- Davacı, alacağının net miktarını bildiremez.
- Mahkeme, davanın ilerleyişinde alacağın miktarını tespit eder.
- Genellikle, somut bir miktarın hesaplanması gerektiğinde tercih edilir.
- Miktar belirlendikten sonra talep arttırılır.
- Zamanaşımı tüm alacağı keser.
- Faiz dava tarihinden itibaren işler.
Bu madde, belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasındaki ayrıma netlik kazandırarak, dava türlerinin doğru bir şekilde kullanılmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla, HMK’nın 107. maddesinin iyi anlaşılması, hukuki süreçlerde karşılaşılabilecek pek çok sorunun önlenmesinde kritik bir öneme sahiptir.
HMK 109. Madde Nedir?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 109. maddesi, kısmi dava açmaya olanak kılar. Ancak, talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda “kısmi alacak davası” açma imkanı tanır. Kısmi alacak davasında, davanın konusu olan alacağın miktarı belirli olup, taraf sadece bir kısmını daha yoluyla ileri sürmüştür.
Bir alacağın miktarının neden belirsiz olduğu çeşitli nedenlere bağlı olabilir. Örneğin, taraflar arasındaki sözleşmeden doğan zararın tam miktarı, dava açıldığı sırada henüz netleşmemiş olabilir. Bu gibi durumlarda, HMK 109. madde kapsamında belirsiz alacak davası açılabilir.
Kısmi davaMADDE 109- (1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.(2) (Mülga: 1/4/2015-6644/4 md.)(3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. |
Özetle, HMK 109. madde sayesinde:
- Alacak miktarı net olan durumlarda, davacının bir kısmını talep ettiği davalardır.
- Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasındaki fark, alacak miktarının belirlenebilir olması ile ilgilidir. Kısmi alacak davasında, alacağın bir kısmı için dava açılırken, belirsiz alacak davasında alacağın tam miktarı belirsizdir.
- Kısmi davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılır.
- Zamanaşımı sadece talep edilen kısım yönünden kesilir.
- Kısmi davada faiz ıslah tarihinden itibaren başlar.
HMK 109. madde, alacak davalarında esneklik sağlamakta ve davacıların adalet arayışlarında önemli bir yol gösterici olmaktadır. “Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası” kavramlarının anlaşılmasında bu madde temel bir referans noktasıdır.
Belirsiz Alacak Davası İle Kısmi Alacak Davası Farkları
Türk Hukuk Sistemi içerisinde sıkça karşılaşılan ancak birbirinden önemli farklar taşıyan belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası, hukuki alacakların tahsili konusunda iki temel yol sunar. Her iki dava türü de alacaklıların hakkını arama sürecinde önemli birer araçtır; ancak bazı temel ayrımlar taşır. İşte bu iki dava türü arasındaki temel farklar:
Alacak Miktarının Belirliliği: Belirsiz alacak davasında dava konusu alacak miktarının belirsiz olması esastır. Davacı, dava sırasında alacağının kesin miktarını belirleyemez. Buna karşılık, kısmi alacak davasında alacak miktarı belirlenebilirdir. Davacı toplam alacağının belli bir kısmı için dava açabilir ve bu kısmın miktarını dava dilekçesinde açıkça belirtir.
Talep Yükseltme: Belirsiz alacak davasında davanın sonuna doğru talep yükseltirken “Talep artırım dilekçesi örneği” kullanılır. Kısmi davada ise “Islah Dilekçesi Örneği” kullanılır.
Zamanaşımı: Belirsiz alacak davasında zamanaşımı dava açıldığında tüm alacağı kesmektedir. Kısmi davada ise zaman aşımı sadece talep edilen kısmı keser.
Faiz: Belirsiz alacak davasında faiz dava tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Kısmi alacak davasında ise faiz ıslah tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır.
Dava Dilekçesi: Belirsiz alacak davası açarken dava dilekçesinde “Tam olarak tespit edilmesi sonrasında arttırılmak üzere” şeklinde beyan geçilmesi gerekmektedir. Kısmi alacak davası açarken ise “Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla” ifadesi geçilmesi gerekmektedir.
Kanuni Dayanak: Belirsiz alacak davası, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 107. maddesi temelinde açılırken, kısmi alacak davası HMK’nın 109. maddesine dayanır. İki dava türü de belirli kanuni dayanaklara sahip olmasına rağmen, temelinde yatan kanuni gerekçeler farklılık gösterir.
Tablo: Belirsiz Alacak Davası ve Kısmi Alacak Davası Karşılaştırması
BELİRSİZ ALACAK DAVASI | KISMİ ALACAK DAVASI |
HMK 107 | HMK 109 |
Alacak Miktarının Belirlenememesi | Alacağın Bölünebilir Olması Ve Alacaklı Tarafından Belirlenen Kısmı Tahsil Etme İsteği |
Talep Artırım Dilekçesi Örneği Kullanılır. | Islah Dilekçesi Örneği Kullanılır. |
Dava Dilekçesinde Arttırılmak Üzere Yazılır. | Dava Dilekçesinde Fazlaya İlişkin Haklar Saklı Tutulur. |
Zamanaşımı Tüm Alacağı Keser. | Zamanaşımı Talep Edilen Kısım Üzerinden Kesilir. |
Faiz Dava Tarihinden İtibaren İşlemeye Başlar. | Faiz Islah Tarihinden İtibaren İşlemeye Başlar. |
Her iki dava türü de alacakların tahsil edilmesi sürecinde önemli role sahiptir. Ancak, davacıların mevcut durumlarına ve alacak miktarının özelliklerine göre doğru dava türünü seçmeleri gerekmekte, bu seçim davaların sonucunu doğrudan etkileyebilmektedir. Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasında doğru seçim yapmak, hukuki sürecin etkin ve verimli bir şekilde ilerletilmesi için kritik önem taşır.
Belirsiz Alacak Davası Olarak Açılabilen Davalar
Belirsiz alacak davası, alacaklının alacağının miktarını belirli bir sebeple tespit edememesi durumunda açtığı dava türüdür. Bunun nedeni genellikle alacağın miktarının henüz hesaplanamaması ya da alacakla ilgili diğer unsurların netleşmemiş olması yada hesaplamanın teknik bir bilgi gerektirmesidir. “Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası” arasındaki en temel farklardan biri, belirsiz alacak davasında, davanın açıldığı anda alacağın kesin miktarının bilinmemesidir. İşte bu tür durumlarda açılabilen belirsiz alacak davası örnekleri:
- Ödenmeyen Fazla Mesai Ücretine Yönelik Açılan Davalar
- Ödenmeyen Hafta Tatili Ücretine yönelik davalar
- Ödenmeyen Ulusal ve genel tatil ücretine yönelik davalar
- Araç değer kaybına ilişkin davalar
- Yaralanmalı ve ölümlü trafik kazasından doğan maddi tazminata yönelik davalar
- Haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat talepleri
- Otomobilin kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle açılacak olan hak mahrumiyeti tazminatı davaları
Bu davalar, belirsiz alacak davası kapsamında değerlendirilebilir çünkü alacak miktarının belirlenmesi için mahkeme kararına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu süreçte, mahkeme, çeşitli delillere ve bilirkişi raporlarına dayanarak alacağın miktarını belirleyecektir.
Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası kavramları arasındaki farkları anlamak, hukuki süreçlerde doğru tercihleri yapabilmek adına önemlidir. Alacak davası açmayı düşünen kişilerin, hangi durumların belirsiz alacak davası olarak değerlendirilebileceğine dair iyi bir anlayışa sahip olması gerekmektedir. Bu da, hukuki süreçlerin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi ve adaletin gerçekleşmesi için elzemdir.
Kısmi Alacak Davası Olarak Açılabilen Davalar
Kısmi alacak davası, alacaklının alacağının tamamını belirleyemediği ya da anlaşmazlık konusu olan bir bölümü için dava açmayı tercih ettiği durumları içerir. Bu dava türü, belirsiz alacak davasından farklı olarak, alacağın net bir miktarının talep edildiği durumları kapsar. “Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası” terimleri arasındaki farklara değinmek gerekirse, kısmi alacak davası daha spesifik bir miktarın talep edildiği, belirsiz alacak davasında ise alacağın miktarının tam olarak belirlenemediği durumlar için tercih edilir. İşte kısmi alacak davası olarak açılabilecek bazı davalar:
- Ticari satımdan kaynaklanan fatura alacakları
- Kira alacaklarına yönelik açılan davalar
- Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davaları
- Ödenmeyen kıdem tazminatının tazminine yönelik davalar
- Ödenmeyen ihbar tazminatının tazminine yönelik davalar
- Ödenmeyen asgari geçim indirimin tazminatının tazminine yönelik davalar
- Ödenmemiş ücret alacaklarının tazmini için açılan alacak davaları
Kısmi alacak davasında, davacı belirli bir miktarın tahsilini talep ederken, belirsiz alacak davasında ise miktar, mahkeme sürecinde belirlenmek üzere bırakılır. Bu fark, her iki dava türünün de kullanım alanlarını ve stratejilerini önemli ölçüde etkiler. Alacaklılar, durumlarına en uygun dava türünü seçerken, belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasındaki bu temel farklılıkları göz önünde bulundurmalıdır.
Belirsiz Alacak Davalarında Zamanaşımı
Belirsiz alacak davaları, alacağın miktarının dava açıldığında bilinmediği davalardır. Zamanaşımı süresi, alacağın muaccel olmasıyla başlar. Muaccel olma, alacağın talep edilebilir hale gelmesidir. Belirsiz alacaklarda muaccel olma tarihi, alacağın miktarının ve borçlunun kim olduğunun belirlenebileceği zamandır. Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca belirsiz alacak davası şeklinde dava açıldığında tüm alacak yönünden zamanaşımı süreleri kesilir. Yani hem belirlenmiş hem belirlenmemiş olan alacak yönünden de zamanaşımı kesilir.
Kısmi Alacak Davalarında Zamanaşımı
Kısmi alacak davaları, alacağın bir kısmının dava konusu edildiği davalardır. Zamanaşımı süresi, dava konusu edilen kısım için alacağın muaccel olmasıyla başlar. Kısmi alacak davalarında zamanaşımı, dava konusu edilen kısım için ayrı ayrı değerlendirilir. Dava konusu edilen kısım için zamanaşımı kesilir, dava konusu edilmeyen kısım için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Belirsiz Alacak Davalarında Faiz Başlangıcı
Belirsiz alacaklarda faiz, alacağın miktarının ve borçlunun kim olduğunun belirlenebileceği tarihten itibaren işler. Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca faiz dava tarihinden itibaren istenebilir.
Kısmi Alacak Davalarında Faiz Başlangıcı
Kısmi alacak davalarında faiz, dava konusu edilen kısım için alacağın muaccel olmasıyla başlar. Dava sırasında alacağın bir kısmı için muaccel olma durumu oluşursa, faiz bu tarihten itibaren işlemeye başlar. Yani faiz ıslah tarihinden itibaren istenebilir.
Belirsiz Alacak Davasına Emsal Yargıtay Kararları
Belirsiz alacak davası kavramı, alacak miktarının davacı tarafından tam olarak belirlenemediği hallerde başvurulan bir dava türüdür. Bu dava türü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddeleri çerçevesinde işlem görür ve genellikle alacaklıların haklarını korumak amacıyla tercih edilir. Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasında önemli farklar bulunmakla birlikte, her iki dava türü de alacaklıların haklarını koruma altına alır. Bu bölümde, belirsiz alacak davalarına ilişkin emsal teşkil eden Yargıtay kararlarına değineceğiz.
Belirsiz alacak davasına ilişkin Yargıtay kararlarının incelenmesi, bu tür davaların nasıl sonuçlandırıldığına dair kıymetli bilgiler sunmaktadır. Bu kararlar aynı zamanda, benzer durumlarla karşılaşan alacaklıların dava süreçlerinde ne gibi stratejiler izlemeleri gerektiğine dair fikirler de sağlar. Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası hakkında bilinçli kararlar verilmesinde bu kararlar önemli bir rol oynar.
Yargıtay, belirsiz alacak davalarında genellikle;
- Alacak miktarının neden belirlenemediği,
- Alacak iddiasının hangi delillere dayandığı,
- Davacının alacağını ispat çabası içinde olup olmadığı
gibi unsurları dikkatlice inceler. Bu kapsamda, Yargıtay belirsiz alacak davaları ile ilgili alacaklının lehine veya aleyhine kararlar verebilir. Her bir kararda, davanın özgül koşulları ve davanın özelliği göz önünde bulundurulur.
Emsal kararlar incelendiğinde genellikle, Yargıtay’ın davacının alacak iddiasını destekleyen somut deliller sunması ve alacağın belirsizliğini makul sebeplere dayandırması durumunda lehine kararlar verdiği görülmüştür. Ayrıca, davacının dava sürecini gereğinden fazla uzatmadan, etkin bir şekilde yönetmesi de davanın lehine sonuçlanmasında önemli bir faktördür. İşte belirsiz alacak davasına yönelik emsal Yargıtay Kararlarından bazıları:
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/11028 E. , 2018/13449 K. Sayılı kararı:
Davacının talep ettiği alacağı belirlenmesi objektif olarak mümkün, ancak belirleyebildiği alacağını ispat etmesi, kanunun öngördüğü şekilde ispatı (elindeki delillerle) mümkün değilse, burada da belirsiz alacak davası açılacağından söz edilemez. Çünkü, bir alacağın belirlenmesi ile onun ispatı ayrı şeylerdir. Davacı, talep konusu yaptığı alacağını çok net şekilde belirleyebilir; ancak her zaman onu ispat edecek durumda olmayabilir. Aksinin kabulü, her ispat güçlüğü olan alacağı belirsiz alacağa dönüştürmek gibi, hem kanunun amacına hem de genel ilkelere aykırı bir durumu ortaya çıkartabilir.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2014/16306 E. , 2015/29572 K. Sayılı kararı:
Tüm bu açıklamalar sonucunda şunu belirtmek gerekir ki, iş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmak kural olarak doğru ve mümkün değildir. Bu sebeple iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesi, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlıdır. Eğer bu şartlar varsa, iş hukukunda da belirsiz alacak davası açılabilir, yoksa açılamaz (C. Simil, Belirsiz Alacak Davası, I. Bası, İstanbul 2013, s. 414). Keza aynı şey kısmî dava için söz konusudur.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/15428 E. , 2018/22446 K. Sayılı kararı:
Somut olayda, dava dilekçesinde dava tarihi itibariyle belirsiz olan alacakların tespiti, mümkün olduğunda arttırılmak kaydıyla davanın açıldığı ifade edilerek davanın belirsiz alacak davası olduğu açık ve net bir biçimde belirtilmiş, temyiz dilekçesinde de davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı davacı tarafından dile getirilmiştir.
Davacı çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri belirleyebilecek durumda olduğundan, dava konusu edilen kıdem ve yıllık izin ücreti alacağı belirsiz değildir. Anılan sebeple, davaya konu kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gerçekte belirlenebilir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği nazara alınarak, hukuki yarar yokluğundan anılan taleplere yönelik olarak dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerekirken, yazılı şekilde esasa girilerek karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/4495 E. , 2015/8666 K. Sayılı kararı:
Somut olayda davacı 28.05.2012 tarihli dava dilekçesinde her ne kadar davasını belirsiz alacak davası olarak isimlendirmemiş ise de gerek “konu” başlığında gerekse “sonuç ve istem ” başlığında “alacak miktarlarının tam ve kesin olarak bilinmemesi nedeni ile tahkikat ile alacak miktarlarının tespit edilmesinden sonra talebiin artırılması hakkımız saklı kalmak üzere” ifadesini kullanmak suretiyle davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirmiştir. Bu nedenle dava konusu alacakların tamamına ilişkin zamanaşımı süresi dava açılması ile birlikte kesilir. Bunun anlamı ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı savunmasında bulunulamaz.
Sonuç olarak, belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası süreçleri karmaşık olabilir ve her davanın kendine has özellikleri bulunmaktadır. Bu nedenle, Yargıtay kararları, hukuki sürecin nasıl işlediği hakkında önemli bilgiler sunarak, hukuki danışmanlık alınmasının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Kısmi Alacak Davasına Emsal Yargıtay Kararları
Kısmi alacak davası, alacaklının, alacak miktarının tamamını hemen belirleyememesi veya çeşitli sebeplerle sadece bir kısmını talep etmesi durumunda başvurduğu bir dava türüdür. Bu davalarda, mahkeme kararları, özellikle belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasındaki farkları netleştirici bir rol oynamaktadır. Belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasındaki ayrım, Yargıtay kararlarıyla çeşitli faktörlere göre şekillenmiştir.
Öncelikle, kısmi alacak davalarında alacaklının, alacağının belirli bir kısmını açıkça talep ettiği ve bu kısmın mahkeme tarafından hükmedilebileceği gözlenmiştir. Buna karşın, belirsiz alacak davalarında, alacağın miktarı davacı tarafından tam olarak belirlenememekte, dolayısıyla mahkeme, alacağın miktarını belirlemek üzere bir yargı süreci izlemektedir.
Yargıtay Kararlarına Göre Örnekler:
- Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, bir emsal kararında, kısmi alacak davasının, alacaklının talep ettiği miktarın açık ve net olması gerektiğini vurgulamıştır.
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, başka bir kararında, borçlunun alacak miktarının bir kısmını kabul etmesi durumunda, mahkemenin bu kabul edilen miktar üzerinden hüküm vermesi gerektiğini belirtmiştir.
İşte kısmi alacak davasına yönelik emsal Yargıtay Kararlarından bazıları:
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/33417 E. , 2018/14261 K. Sayılı kararı:
Somut olayda, dava kısmi alacak davası olarak kabul edilmiş ve sonuçlandırılmıştır. Davalı vekili, davacının ıslah dilekçesine karşı kanuni süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Bu durumda, ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunan ve kararı temyiz eden davalı yönünden davacının hak kazandığı işçilik alacaklarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı itirazı değerlendirilerek belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/16051 E. , 2015/19914 K. Sayılı kararı:
Mahkemece, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; belirsiz alacak davası istisnai bir dava türü olup, davanın kısmi olarak açıldığının aşamalarda beyan edilmiş olması karşısında, somut olayda 6100 sayılı Kanun’un 109/1. maddesinin uygulanması zorunludur. Anılan kanuni düzenleme gereğince talep konusunun niteliği itibari ile bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının dava yolu ile ileri sürülmesinin mümkün olduğu ve bu gerekçe ile kısmi dava açılmasında hukuki yarar bulunduğu da gözetilerek işin esasına girilip oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/10191 E. , 2016/2951 K. Sayılı kararı:
Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya, kısmi dava denir. Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılması gerekmez.
Bu kararlar, belirsiz alacak davası ve kısmi alacak davası arasındaki farkları ve uygulama alanlarını açıkça ortaya koyarken, davacıların hangi durumlarda hangi dava türünü tercih etmeleri gerektiğine dair kılavuz sağlamaktadır. Dolayısıyla, alacak davalarında stratejik kararlar alırken, hem Yargıtay kararlarını hem de bu iki dava türünün özelliklerini dikkate almak büyük önem taşımaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Hangi Durumlarda Belirsiz Alacak Davası Açılır?
Belirsiz alacak davası, alacaklının alacağının miktarını henüz belirleyemediği yada belirlemesi teknik olarak mümkün olmayan hallerde başvurduğu bir dava türüdür. Genellikle sözleşmeden doğan ve miktarı henüz kesin olarak belirlenememiş alacaklar için kullanılır. Belirsiz alacak davası açabilmek için alacaklının hakkını ve borçlunun bu hakkı ihlal ettiğini ispatlaması yeterlidir. Alacak miktarı ise dava sürecinde belirlenir.
Hangi Durumlarda Kısmi Alacak Davası Açılır?
Kısmi alacak davası, alacaklının toplam alacağının bir kısmı için dava açtığı bir usuldür. Alacaklının toplam alacağından emin olduğu bir kısmı için kısmi talepte bulunarak hızlı bir çözüm aradığı, dava açılış harcını düşük tutmak istediği, alacağın bölünebilir durumlarda tercih edilir. Bu dava türü, alacaklının toplam alacağının tümünü kapsamayabilir; ancak kısmi alacak talebi için spesifik bir miktarın açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Hangi Hallerde Kısmi Alacak Davası Açılamaz?
Alacağın bölünebilir olmadığı durumlarda kısmi dava açılması mümkün değildir. Çünkü kısmi alacak davası ancak bölünebilir tazminatlarda mümkündür. Örneğin manevi tazminat davaları ise boşanma davasında tazminat taleplerinin kısmi dava olarak açılması mümkün değildir.
Hangi Hallerde Belirsiz Alacak Davası Açılamaz?
Dava açmadan önce alacağın kesin ve net olarak belirlenebildiği davalarda belirsiz alacak davası açmak mümkün değildir. Böyle bir durumda belirsiz alacak davası açılması halinde davanız ret edilecektir.
Belirsiz Alacak Davası Kısmi Alacak Davasına Dönüşür Mü?
Belirsiz alacak davası kısmi davaya dönüşmesi mümkün değildir. Yargıtay’ın zaman içinde ıslah ile bunun yapılabileceğine dair görüşleri olsa da genel kanı bunun yapılamayacağına ilişkindir.
Belirsiz Alacak Davasında Islah Mı Talep Artırım Mı?
Belirsiz alacak davasında ıslah mümkündür. Fakat belirsiz alacak davasında ıslah yerine talep artırım müessesi kullanılmaktadır.
Kısmi Alacak Davasında Islah Mı Talep Artırım Mı?
Kısmi alacak davasında talep artırım yapmak mümkün değildir. Kısmi alacak davasında alacak ancak ıslah ile arttırılabilir.
Araç Değer Kaybı Kısmi Mi Belirsiz Mi?
Araç değer kaybı davası hem kısmi dava hem belirsiz alacak davası olarak açılması mümkündür. Eğer başvurucu bir eksperden rapor aldı ve değer kaybı tazminatını belirledi ise kısmi dava açmalı, herhangi bir rapor almadan başvuru yapacak ise belirsiz alacak davası açmalıdır.
Fazla Mesai Alacağı Kısmi Mi Belirsiz Mi?
Fazla mesai alacağına yönelik açılacak olan iş davaları Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılmalıdır. Çünkü fazla mesai hesabının dava öncesi yapılması hukuken mümkün değildir.
Kıdem Tazminatı Kısmi Mi Belirsiz Mi?
Kıdem tazminatı alacağına yönelik açılacak olan iş davaları Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca kısmi dava olarak açılmalıdır. Çünkü kıdem tazminatı miktarını belirlemek dava açılmadan önce mümkündür.
Kısmi Davada Talep Artırımı Olur Mu?
Kısmi davada talep artırım ancak ıslah ile mümkündür. Talep artırım dilekçesi ile mümkün değildir.
Fazlaya İlişkin Haklarımız Saklı Kalmak Kaydıyla Ne Demek?
Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla diye kullanılan tabir kısmi davada kullanılan bir sözdür. Davacı bölünebilir olan alacağından bir kısmını dava açarken talep eder, diğer kısmını saklı tutar. Yani diğer kısmını sonradan vereceği bir dilekçe ile talep edebilir hale gelir. Bunu yapmak için bu söz kullanılır.
Belirsiz Alacak Davasında Fazlaya İlişkin Haklar Saklı Tutulur Mu?
Kural olarak belirsiz alacak davalarında “Fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutuyoruz.” Kelimesi kullanılmaması gerekmektedir. Fakat uygulamada bir çok kişi bu durumu karıştırmakta ve kullanmaktadır. Belirsiz alacak davasında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması beyanının geçilmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Ama doğru olan “Daha sonra artırılmak üzere” cümlesidir.
Belirsiz ve Kısmi Alacak Davası Arasındaki Fark Nedir?
Belirsiz alacak davası ile kısmi alacak davası arasındaki temel fark, talep edilen alacağın belirliliği ile ilgilidir. Belirsiz alacak davasında alacak miktarı dava sürecinde belirlenirken, kısmi alacak davasında ise alacaklı belirli bir miktarın tahsil edilmesini talep eder. Kısmi alacak davası, belirli bir miktarın hızlı bir şekilde tahsil edilmesini hedeflerken; belirsiz alacak davası, toplam alacağın belirsizliği nedeniyle başvurulan bir yöntemdir.
Hangi Durumlarda Belirsiz Alacak Davası Açılabilir?
Belirsiz alacak davası, sözleşmelerden doğan ve miktarının belirlenmesinde zorluk yaşanan , miktarın ancak teknik kişilerce hesaplanması mümkün olan alacaklar için açılabilir. Örneğin, hizmet sözleşmeleri, tazminat davaları veya ticari ilişkiler gibi alanlarda alacağın miktarı netleşmeyen durumlarda bu tür bir dava açılabilir. Alacaklının, alacağının varlığını ve alacağını tahsil edememe durumunu ispatlaması gerekmektedir.